|
|
|
NOT: KONULAR AYRAÇ İLE AYRILMIŞTIR.
1) In, At / Part 1 / İngilizcede Yer Bildiren Zarflar - 1.Bölüm
In, At / Part 1
İngilizcede Yer Bildiren Zarflar - 1.Bölüm
"In" ve "At" İngilizce'de yer bildiren zarflardır.
IN: İçinde demektir. Sınırlı olan veya sınırlı olabilen bir yer için kullanılır.
Örneğin:
in my pocket. Cebimde (cebimin içinde)
in the house. Evde (evin içinde)
in İstanbul. İstanbul’da (İstanbul’un içinde)
AT: -de, -da anlamı verir. Fakat içindelik bildirmez. Sınırı olmayan, sınırlanamayan veya sınırı olduğu halde, bizim için sınırı önemli olmayan yerlerde kullanılır. Buna göre büyük şehirler ve ülkeler için “in” semtler, mahalleler için “at” kullanılır.
Örneğin,
She lives in İstanbul at Taksim.
O, İstanbul’da Taksim’de yaşar. (oturur)
Home ev, yuva, vatan anlamına gelir. Bu sebepten “home” için “at” kullanılır.
Örneğin,
He is at home.
O, evdedir.
House kelimesi de ev anlamına gelir. Fakat bu ev daha çok bina, yapı anlamı taşır. Bu sebepten “in” edatı ile kullanılır.
Örneğin,
He is in the house.
O, evin içindedir.
2) In, At / Part 2 / İngilizcede Yer Bildiren Zarflar - 2.Bölüm
In, At / Part 2
İngilizcede Yer Bildiren Zarflar - 2.Bölüm
Ayrıca masa başında sandalyede oturan insanlar için de “at” kullanılır.
Örneğin,
She is at the table.
O, masadadır.
He learns English at school.
O, İngilizceyi okulda öğrenir.
Burada okulun binası değil de, genel anlamı kastedildiğI için “at” kullanılıyor, Fakat,
He is in the school.
O, okuldadır.
Örneğinde ise okulun binası kastediliyor ve onu okulun içinde görüldüğü anlatılmak isteniyor. Bu sebepten “in” kullanılıyor. Aslında bu kurallar hiç bir zaman çok kesin değildir. Sözün durumuna ve anlamına göre değişebilir.
There are some flowers in the garden.
Bahçede bazı çiçekler vardır.
They work in the fields.
Onlar tarlalarda çalışırlar.
My sister drinks milk at breakfast.
Kız kardeşim kahvaltıda süt içer.
John lives in England, in London.
John İngiltere’de, Londra’da yaşar.
The children play in the street.
Çocuklar sokakta (caddede) oynarlar.
Not: Cadde veya sokak sınırlı bir yer olmadığı halde “in” edatı ile kullanılır.
Ali swims in the swimming pool every Sunday.
Ali her Pazar yüzme havuzunda yüzer.
Your books are in your bag.
Sizin kitaplarınız sizin çantanızdadır.
3) Interrogative Adverbs / İngilizce Soru Zarfları
Interrogative Adverbs
İngilizce Soru Zarfları
Türkçe'de herhangi bir olumlu cümlenin, başına bir soru zarfı geldiği zaman, o cümle bir soru cümlesi olabiliyor.
Türkçe'deki “ben gidiyorum” cümlesinin başına herhangi bir zarf gelsin.
Örneğin: Nereye, ne zaman, niçin gibi. İşte bunlardan biri, bu olumlu cümlenin başına konursa, o cümle bir soru cümlesi olabiliyor. “Nereye gidiyorum?”
Halbuki İngilizce'de olumlu bir cümleyi soru zarflarıyla soru yapmak için, başa bu zarfları getirmek yeterli değildir.
Mutlaka zarftan başka, cümlenin de soru olması gerekmektedir. İngilizce şöyle düşünülmelidir. Nereye gidiyor muyum?
Yani çatı şöyle:
Soru zarfı + Soru şeklindeki cümle
Where are you going?
Nereye gidiyorsun?
Soru zarflarının belli başlıları;
where |
nerede, nereye |
how |
nasıl |
why |
niçin |
when |
ne zaman
|
4) Where , How
Where , How
WHERE
Where + soru şeklindeki cümle
Where are you going?
Nereye gidiyorsun?
Where is he going?
O, nereye gidiyor?
Where are they going?
Onlar nereye gidiyorlar?
Where are you living?
Siz nerede yaşıyorsunuz?
Where do you go every day?
Hergün nereye gidersiniz?
Where does he write his poems?
O, şiirlerini nerede yazar?
Where do they play football?
Onlar nerede futbol oynarlar?
HOW
How + Soru şeklindeki cümle
How are you feeling today?
Bugün kendinizi nasıl hissediyorsunuz?
How am I cutting this bread?
Ben bu ekmeğI nasıl kesiyorum?
How does your mother make such delicious cakes?
Anneniz böyle lezzetli kekleri nasıl yapar?
How do we learn English?
Biz İngilizceyi nasıl öğreniriz?
How do you go to Mardin?
Mardin’e nasıl gidersiniz?
How do you walk on the snow?
Kar üstünde nasıl yürürsünüz?
5) Why , When
Why , When
Why + Soru şeklindeki cümle
Why are you going to Erzurum?
Niçin Erzurum’a gidiyorsun?
Why are you laughing at me?
Niçin bana gülüyorsun?
Why do you drink coffee at breakfast?
Kahvaltıda niçin kahve içersiniz?
Why doesn’t she make any mistake?
O, neden hiç yanlışlık yapmaz?
Why doesn’t she make a cup of tea for you?
O, neden senin için bir fincan çay yapmaz?
Why does your father give you so much money?
Baban niçin sana o kadar çok para verir?
WHEN NE ZAMAN
When + Soru şeklindeki cümle
When does he go to school?
O, okula ne zaman gider?
When do we get on a bus?
Biz bir otobüse ne zaman bineriz?
When do they get off the bus?
Onlar otobüsten ne zaman inerler?
When do you listen to the radio?
Ne zaman radyo dinlersiniz?
6) Interrogative Pronouns / İngilizce Soru Zamirleri
Interrogative Pronouns
İngilizce Soru Zamirleri
Interrogative Pronouns and Adjectives / İngilizce Soru Zamirleri ve Sıfatları
İngilizce'de Who, Whose, What, Which, soru cümlelerini kurmamızı sağlayan zamirler ve sıfatlardır.
who |
kim, kimi, kime |
whose |
kimin, kiminki |
what |
ne |
which |
hangi, hangisi |
WHO KİM, KİMİ, KİME
Who + Düz cümle
“Who” şahıslar için kullanılan genel bir soru zamiridir.
“Who” ile bir soru cümlesi kurulduğu zaman, cümlenin soru olması gerekmez. Düz cümlenin başına özne olarak “who” zamiri getirildiği zaman cümlenin anlamı soru olur.
Örneğin,
Who took my book?
Benim kitabımı kim aldı?
Who is that prety girl?
Şu güzel kız kim?
Who is coming to tea?
Çaya kim geliyor?
Who knows the answer?
Cevabı kim biliyor?
Who wants a glass of water?
Kim bir bardak su istiyor?
7) Whose, What
Whose, What
WHOSE KİMİN, KİMİNKİ
Whose + soru şeklindeki cümle
“Whose” soru iyelik sıfatı ve iyelik zamiridir.
Whose book is this?
Bu kimin kitabıdır?
Whose is this?
Bu kimindir?
WHAT NE
What + soru şeklindeki cümle
“What” eşyalar için kullanılan genel bir soru zamiri ve sıfatıdır.
What did you say?
Ne dediniz?
What is his profession?
Onun mesleği nedir?
What are you writing at the table?
Masada ne yazıyorsun?
What is he reading at his office?
O, bürosunda ne okuyor?
What things do you sell?
Ne gibi şeyler satıyorsunuz?
8) Which
Which
WHICH HANGİ, HANGİSİ
Which + soru şeklindeki cümle
Hayvanlar ve eşyalar için kullanılan bir soru zamiri ve sıfatıdır.
Örneğin,
Which do you like best?
En çok hangisinden hoşlanırsınız?
Which school does he go?
O, hangi okula gidiyor?
Which trees grow in this country?
Bu ülkede hangi ağaçlar yetişir?
Under which tree are they sitting now?
Onlar şimdi hangi ağacın altında oturuyorlar?
Which skirt is she wearing now?
O, şimdi hangi eteği giyiyor?
Soru sıfatlarıyla yapılmış olan, sıfat tamlamalarıyla başlayan soru cümleleri:
How many pencils are there on your table?
Masanızda kaç tane kurşun kalem var?
How many glasses of water do you drink a day?
Bir günde kaç bardak su içersin?
How much water do you drink a day?
Bir günde ne kadar su içersiniz?
How much money do you spend a week?
Bir haftada ne kadar para harcarsınız?
What kind of soup do you like?
Ne çeşit çorba seversiniz?
9) Imperatives / Part 1 / İngilizce Emir Cümleleri - 1.Bölüm
Imperatives / Part 1
İngilizce Emir Cümleleri - 1.Bölüm
İngilizce'de Imperatives (emir cümleleri) isminden de anlaşıldığı gibi, bir işin yapılmasını, ya da yapılmamasını emreden cümlelerdir.
Emir cümleleri diğer cümlelere nazaran ayrı bir özellik taşır.
Özne |
Fiil |
Tümleç |
You |
go |
to the door. |
Sen kapıya gidersin.
Buradaki özneyi kaldırırsak cümle kendiliğinden emir olur.
Go to the door.
Kapıya git.
Bunun gibi örnekleri çoğaltırsak,
Open the door.
Kapıyı aç.
Close the door.
Kapıyı kapat.
Take this book, please.
Lütfen bu kitabı alınız.
Put it on the table.
Onu masaya koy.
Read this page again.
Bu sayfayı tekrar oku.
Send me a post-card.
Bana bir kart gönder.
Keep quiet please.
Sessiz durun lütfen.
10) Imperatives / Part 2 / Emir Cümlelerinin Olumsuz Şekilleri - 2.Bölüm
Imperatives / Part 2
Emir Cümlelerinin Olumsuz Şekilleri - 2.Bölüm
Öznesi ikinci şahıs olan, geniş zamanlı bir cümle düşünün ve özne yerindeki “you” zamirini kaldırınız.
Özne |
Fiil |
Tümleç |
You |
do not go |
to the door. |
Kapıya gitmezsin.
Do not go to the door. (Don’t go to the door.)
Kapıya gitme.
Don’t speak loudly.
Yüksek sesle konuşma.
Don’t drive fast.
Hızlı araba sürme.
Çeşitli örnek emir cümleleri yapalım.
Open your book.
Kitabını aç.
Don’t laugh at him.
Ona gülme.
Don’t open the window now.
Şimdi pencereyi açma.
Come here.
Buraya gel.
Go there.
Oraya git.
Sit down please.
Oturunuz lütfen.
Study English everyday.
Hergün İngilizce çalış.
Send us your homework everyweek.
Bize her hafta ödevlerini gönder.
Write a letter to your grandmother.
Büyükannene bir mektup yaz.
Don’t eat a lot of sugar.
Çok şeker yeme.
Stand up, please.
Lütfen ayağa kalkınız.
Give him some paper.
Ona biraz kağıt veriniz.
Drink milk every morning.
Her sabah süt iç.
Leave me alone.
Beni yalnız bırak.
Stop smoking.
Sigarayı bırak.
Be careful the road is very slippery.
Dikkatli ol, yol çok kaygan.
Listen to me, it’s very important.
Beni dinleyiniz, bu çok önemlidir.
Watch out, there is a car coming.
Dikkat et, bir araba geliyor.
11) Future Tense / Part 1 / İngilizce Gelecek Zaman - 1.Bölüm
Future Tense / Part 1
İngilizce Gelecek Zaman - 1.Bölüm
İngilizce'de Future Tense (gelecek zaman) gelecekte yapılacak olan işleri anlatır. Ben yarın gideceğim. Sen ders çalışacaksın. O, pazar günü Adana’ya gidecek. Onlar yarın bize gelecekler, gibi.
Future Tense cümle kurmak içiin, ilk önce geniş zaman cümlesi yazarız. Bunun içinde özne ile fiil arasında Türkçedeki -cek, -cak anlamına gelen “Will” veya “shall” yardımcı fiilini getiririz.
“Will” ve “Shall” aynı anlama gelen iki yardımcı fiildir. Modern İngilizce’de daha çok “Will” kullanılmaktadır. “Shall” sadece birinci şahıslarda kullanılabilir. Hatta istenirse birinci şahıslarda da “shall” yerine “will” kullanılabilir.
I see Ayşe every day. (Simple Present Tense)
Ben hergün Ayşe’yi görürüm. (Geniş Zaman)
I will see Ayşe tomorrow. (Future Tense)
Ben yarın Ayşe’yi göreceğim. (Gelecek Zaman)
Özne
|
yardımcı fiil
|
asıl fiil
|
nesne
|
zaman zarfı
|
I
|
will
|
see
|
Ayşe
|
tomorrow.
|
Ben yarın Ayşe’yi göreceğim.
I will paint my house next week.
Gelecek hafta evimi boyayacağım.
She will spend the weekend with her uncle.
O, hafta sonunu amcası ile geçirecek.
You will go to school on Monday.
Pazartesi günü okula gideceksiniz.
She will see her aunt on Thursday.
O, halasını perşembe günü görecek.
We will go to Ankara next month.
Biz gelecek ay Ankara’ya gideceğiz.
I will go to the cinema at 9 o’clock tonight.
Bu gece saat dokuzda sinemaya gideceğim.
He will drink tea at breakfast.
O, kahvaltıda çay içecek.
12) Future Tense / Part 2 / Olumsuz ve Soru Şekli - 2.Bölüm
Future Tense / Part 2
Olumsuz ve Soru Şekli - 2.Bölüm
Olumsuz gelecek zaman cümleleri:
Gelecek zamanda olumlu bir cümleyi olumsuz yapmak için yardımcı fiil olan “will”in sonuna “not” getirilir.
I will go.
Gideceğim. (olumlu)
I will not go.
Gitmeyeceğim. (olumsuz)
I will not drink coffee in the morning.
Sabahleyin kahve içmeyeceğim.
He will not fight his little brother.
O, küçük erkek kardeşiyle kavga etmeyecek.
She will not eat meat everyday.
O, hergün et yemeyecek.
You will not shout in the class-room.
Siz sınıfta bağırmayacaksınız.
I will not walk in the rain.
Ben yağmurda yürümeyeceğim.
Gelecek zamanın soru cümleleri:
Bunun için olumlu cümlelerdeki yardımcı fiil olan “will” öznenin başına gelecektir.
I will go.
Gideceğim. (düz cümle)
Will l go?
Gidecek miyim? (soru cümlesi)
Will you visit your aunt?
Halanızı ziyaret edecek misiniz?
What will she drink at breakfast?
O, kahvaltıda ne içecek?
Will we learn English next year?
Gelecek sene İngilizce öğrenecek miyiz?
Will they come to see us in Spring?
Onlar İlkbaharda bizi görmeye gelecekler mi?
Will she make a cake on Friday?
O, cuma günü bir kek yapacak mı?
Will you give all your papers to the teacher?
Siz bütün kâğıtlarınızı öğretmene verecek misiniz?
When will they come to İstanbul?
Onlar ne zaman İstanbul’a gelecekler?
How will he paint this wall?
O, bu duvarı nasıl boyayacak?
Where will you go tomorrow?
Yarın nereye gideceksiniz?
What will your father give you?
Babanız size ne verecek?
Where will they play football on Sunday?
Onlar pazar günü nerede futbol oynayacaklar?
13) Present Continuous Tense'ın / Değişik Kullanımı ve ''to be going to'' Kalıbı
Present Continuous Tense'ın
Değişik Kullanımı ve ''to be going to'' Kalıbı
İngilizcede kesin olarak gelecek zamanı belirten “Future Tense”den başka yine gelecek zamanda yapılacak İşleri anlatan başka cümle şekilleri ve “tense”ler de vardır.
“Present Continuous Tense” (şimdiki zaman) cümleleri de bazen gelecek zaman yerine kullanılır. Aynı uygulama şekli Türkçede de vardır.
I am working tomorrow.
Yarın çalışıyorum. (Yani çalışacağım.)
They are coming next week.
Onlar gelecek hafta geliyorlar. (Yani gelecekler.)
Ayşe is leaving on Sunday.
Ayşe pazar günü ayrılıyor. (Yani ayrılacak.)
Şimdiki zaman zarfını kaldırıp, gelecek zamanı bildiren bir zarf kullanılırsa, şimdiki zaman cümleleri gelecek zamanda yapılacak bir iş bildirir. Türkçede de aynı tip cümleler kullanıldığı için öğrenmemiz kolay olacak.
“to go” fiilinin “Present Continuous Tense”ine bir “infinitive” eklenerek, “to be going to” formu elde edilir. Bu çeşit cümleler, hazırlanmış veya planlanmış Işleri anlatmak için kullanılır.
I am going to tell you a story.
Size bir hikaye anlatacağım.
I am going to be a doctor.
Ben bir doktor olacağım.
They are going to swim here.
Onlar burada yüzecekler.
We are going to listen to the radio.
Biz radyo dinleyeceğiz.
She is going to cook a soup for us.
O, bize bir çorba pişirecek.
Tom is going to give a speech on Sunday.
Tom pazar günü bir konuşma yapacak.
I am going to have a baby.
Benim bir çocuğum olacak.
14) ''to be going to'' / Kalıbı Olumsuz Şekli
''to be going to''
Kalıbı Olumsuz Şekli
Future Tense cümlelerin olumsuzlarını yaparken “to be” fiilinden sonra “not” getirilir.
I am going to study.
Çalışacağım.
I am not going to study.
Çalışmayacağım.
They are not going to wait for us.
Onlar bizi beklemeyecekler.
Ali is not going to spend the weekend in Uludağ.
Ali hafta sonu tatilini Uludağ’da geçirmeyecek.
Ayşe is not going to tell you a story.
Ayşe size bir hikaye anlatmayacak.
She is not going to cook today.
O, bugün yemek pişirmeyecek.
Bu çeşit cümlelerin soru şekillerini yaparken de “to be” fiilini öznenin önüne alınır.
You are going to study
Çalışacaksın.
Are you going to study?
Çalışacak mısın?
Why are you going to read that book?
O kitabı niçin okuyacaksınız?
Are you going to come with me?
Benimle gelecek misiniz?
When are we going to meet again?
Tekrar ne zaman buluşacağız?
Are you going to help me?
Bana yardım edecek misiniz?
15) Future Continuous Tense / Part 1 / İngilizce Sürekli Gelecek Zaman - 1.Bölüm
Future Continuous Tense / Part 1
İngilizce Sürekli Gelecek Zaman - 1.Bölüm
İngilizce'de Future Continuous Tense, gelecekte devamlılık belirtir. Örneğin, “Yarın ben denizde yüzüyor olacağım” gibi.
Future Continuous Tense cümleleri kurarken “will” yardımcı fiilinden sonra “to be” ve kullanılan fiilin sonuna “-ing” eklenmiş şekli kullanılır.
Özne
|
yardımcı fiil
|
be
|
asıl fiil ing
|
zaman zarfı
|
I
|
will
|
be
|
working
|
tomorrow
|
Yarın çalışıyor olacağım.
He will be listening to the radio at five o’clock.
O, saat beşte radyo dinliyor olacak.
You will be running at six o’clock tomorrow.
Siz yarın saat altıda koşuyor olacaksınız.
Bu cümleleri olumsuz yaparken “will” yardımcı fiilinden sonra “not” getirilir.
I will not be working at this time tomorrow.
Yarın bu vakit çalışıyor olmayacağım.
You will not be going tomorrow.
Siz yarın gidiyor olmayacaksınız.
Future Continuons Tense kısaltılmış şekli şöyle olacak.
You won’t be running tomorrow.
Siz yarın koşuyor olmayacaksınız.
16) Future Continuous Tense / Part 2 / Soru Şekli - 2.Bölüm
Future Continuous Tense / Part 2
Soru Şekli - 2.Bölüm
Bu çeşit cümlelerin soru şeklini yaparken de diğer “Future Tense”de olduğu gibi “will” yardımcı fiili başa alınır.
Will l be working tomorrow?
Yarın çalışıyor olacak mıyım?
Will you be going tomorrow?
Yarın gidiyor olacak mısınız?
Olumsuz soru yaparken özneden sonra “not” getiririlir.
Will he not be working tomorrow?
O, yarın çalışıyor olmayacak mı?
Will you not be going tomorrow?
Yarın sen gidiyor olmayacak mısın?
Bu cümleler kısaltılmış olarak söylenmek istenirse “will” ile “not” birleşir.
Won’t he be reading tomorrow?
O, yarın okuyor olmayacak mı?
Won’t you be going tomorrow?
Yarın sen gidiyor olmayacak mısın?
11 dilde Poly Lingua hediye elektronik
|
|
|
17) Simple Past Tense / Part 1 / İngilizce Geçmiş Zaman - 1.Bölüm
Simple Past Tense / Part 1
İngilizce Geçmiş Zaman - 1.Bölüm
İngilizce'de Simple Past Tense geçmişte belirli bir zamanda yapılan işleri anlatır.
Ben dün okula gittim. O bana geçen pazar çiçek verdi. Sen geçen yıl İzmir'e gittin. Biz 1960'da evlendik. Onlar altı saat önce geldiler, gibi.
Simple Past Tense cümleleri kurmak için, önce özne, sonra fiilin 2.şekli, sonra nesne, sonra zaman zarfı getirilir.
Cümlenin zaman zarfı da geçmişte belirli bir zaman adı olmalıdır.
Özne |
fiilin 2. şekli |
nesne |
zaman zarfı |
I |
saw |
Ayşe |
yesterday. |
Ben Ayşe’yi dün gördüm.
Simple Past Tense (geçmiş zaman) ile çeşitli örnek cümleler
I lost my shoes last week.
Ben geçen hafta ayakkabılarımı kaybettim.
I saw a beautiful girl two days ago.
Ben iki gün önce güzel bir kız gördüm.
You wrote a letter last week.
Sen geçen hafta bir mektup yazdın.
He lived in İstanbul in 1960
O, 1960’da İstanbul’da yaşadı.
18) Simple Past Tense / Part 2 / Olumsuz Şekli - 2.Bölüm
Simple Past Tense / Part 2
Olumsuz Şekli - 2.Bölüm
Olumsuz Simple Past Tense cümle kurmak için, özne ve fiilin arasına “did not” yardımcı fiilini getirilir. Bu yardımcı fiil geçmiş zaman olunca, asıl fiilin geçmiş zaman olmasına gerek kalmaz. Yani fiilin 2. şeklini değil 1. şeklini kullanılır. Yardımcı fiil geçmiş zaman olduğu için cümle geçmiş zaman yani “Simple Past Tense” olur.
I went to school.
Ben okula gittim. (olumlu)
I did not go to school.
Ben okula gitmedim. (olumsuz)
I wrote a letter.
Ben bir mektup yazdım.
I did not write a letter.
Ben bir mektup yazmadım.
You walked.
Sen yürüdün.
You did not walk.
Sen yürümedin.
He came here.
O, buraya geldi.
He didn’t come here.
O, buraya gelmedi.
Not: “didn’t”, “did not”ın kısaltılmışıdır.
We didn’t go there yesterday.
Biz dün oraya gitmedik.
He didn’t have his lunch.
O, öğle yemeğini yemedi.
The director didn’t sign the letters.
Müdür mektupları imzalamadı.
19) Simple Past Tense / Part 3 / Soru Şekli - 3.Bölüm
Simple Past Tense / Part 3
Soru Şekli - 3.Bölüm
“Simple Past Tense” (geçmiş zaman) cümlelerinin soru şekli:
Geniş zamanlı cümledeki “do” yardımcı fiilinin geçmişi olan “did”i öznenin başına getiririz. Bu yardımcı fiil geçmiş zaman olduğu için asıl fiilin geçmiş zaman olmasına gerek kalmaz. Yani fiilin 2. şeklini değil, yine 1. şeklini kullanılır. Fakat yardımcı fiil geçmiş zaman olduğu için cümlemiz geçmiş zaman yani “Simple Past Tense” olur.
I went to school.
Ben okula gittim. (düz cümle)
Did l go to school?
Ben okula gittim mi? (soru cümlesi)
You wrote a letter.
Siz bir mektup yazdınız.
Did you write a letter?
Siz bir mektup yazdınız mı?
Did you walk home with her?
Siz onunla eve yürüdünüz mü?
Did you call for the taxi?
Siz taksi çağırdınız mı?
Did you study hard for your examination?
Siz imtihanınız için çok çalıştınız mı?
Did you see her yesterday?
Dün onu gördünüz mü?
Did you drink orange juice?
Portakal suyu içtiniz mi?
20) Simple Past Tense / Part 4 / İle Soru Zarflı Cümleler - 4.Bölüm
Simple Past Tense / Part 4
İle Soru Zarflı Cümleler - 4.Bölüm
Bu cümlelerin çatıları aynen “Simple Present Tense” (geniş zamanlı) ve “Present Continuous Tense” (şimdiki zamanlı) soru cümle çatılarıyla aynıdır.
Where did you go?
Nereye gittiniz?
What did you do?
Ne yaptınız?
How did you go?
Nasıl gittiniz?
When did you go?
Ne zaman gittiniz?
Why did you go?
Niçin gittiniz?
Fakat sadece öznesi belli olmayan ve “who” (kim) soru zamiri ile yapılan soru cümlelerinde, “who”dan sonra asıl cümle soru olmuyor ve olumlu olarak kalıyor.
Who went there?
Oraya kim gitti?
Who broke the window?
Camı kim kırdı?
Who wants bread?
Kim ekmek ister?
21) Simple Past Tense / Part 5 / İle Çeşitli Örnek Cümleler - 5.Bölüm
Simple Past Tense / Part 5
İle Çeşitli Örnek Cümleler - 5.Bölüm
We worked in the garden yesterday.
Biz dün bahçede çalıştık.
Ayşe saw her mother and embraced her.
Ayşe annesini gördü ve onu kucakladı.
I received a letter from Mary last week.
Ben geçen hafta Mary’den bir mektup aldım.
The driver drove the car very fast.
Şoför arabayı çok hızlı sürdü.
Did you answer the questions?
Siz sorulara cevap verdiniz mi?
They changed the sentences to questions.
Onlar cümleleri soruya çevirdiler.
Did the lake freeze last winter?
Geçen kış göl dondu mu?
Bafa Lake near Milas did not freeze last winter.
Milas yakınındaki Bafa Gölü geçen kış donmadı.
But the rivers in the north of England froze last year.
Fakat İngiltere’nin kuzeyindeki nehirler geçen sene dondu.
She became a mother with two children now.
O, şimdi iki çocuklu bir anne oldu.
I didn’t like the soup last night.
Dün akşam çorbayı beğenmedim.
When did you begin to learn English?
Ne zaman İngilizce öğrenmeye başladınız?
I began to learn English four months ago.
Ben İngilizce öğrenmeye dört ay önce başladım.
Who broke the door?
Kapıyı kim kırdı?
I did not break the glass.
Bardağı ben kırmadım.
They waited almost two hours for the train.
Onlar hemen hemen iki saat treni beklediler.
Ayşe bought a new dress yesterday.
Ayşe dün yeni bir elbise satın aldı.
I did not buy anything yesterday.
Ben dün hiç birşey satın almadım.
Did you paint your house green?
Evinizi yeşile boyadınız mı?
I painted my house green.
Ben evimi yeşile boyadım.
Did he tell you a funny story?
O, size gülünç bir hikaye anlattı mı?
22) Can, Must, May / İngilizcede Yardımcı Fiiller
Can, Must, May
İngilizcede Yardımcı Fiiller
CAN
Can yardımcı fiili bir işi yapabilmek, becerebilmek anlamına gelen cümlelerde kullanılır.
Bu çeşit cümleler geniş zaman cümlesinde, özne ile fiil arasına “can” yardımcı fiili koyularak kurulur.
I go.
Ben giderim. (Simple Present Tense) Geniş Zaman
I can go. Ben gidebilirim.
You can go. Sen gidebilirsin.
He can go. O gidebilir.
She can go. O gidebilir.
It can go. O gidebilir.
We can go. Biz gidebiliriz.
You can go. Siz gidebilirsiniz.
They can go. Onlar gidebilirler.
Özelliği: Yardımcı fiil olduğu için olumsuz ve soru yapılırken, Ayrıca bir yardımcı fiil gerekmez. Geniş zaman cümlelerindeki “do” yardımcı fiilinin işini “can” yardımcı fiili üstlenir.
“Can” ile “not” bileşik olarak “can’t” şeklinde yazılır.
I can go. Ben gidebilirim. (Olumlu cümle)
I can not go. (I can’t go.) Ben gidemem. (Olumsuz cümle)
You can not go. (You can’t go.) Sen gidemezsin.
He can not go. (He can’t go.) O gidemez.
We can not go. (We can’t go.) Biz gidemeyiz.
You can not go. (You can’t go.) Siz gidemezsiniz.
They can not go. (They can’t go.) Onlar gidemezler.
23) '' Can '' / Soru Şekli
'' Can ''
Soru Şekli
Soru şeklinde “can” yardımcı fiili cümlenin başına gelir.
I can go. Ben gidebilirim. (Olumlu cümle)
Can l go? Ben gidebilir miyim? (Soru cümlesi)
Can you go? Sen gidebilir misin?
Can he go? O gidebilir mi?
Can she go? O gidebilir mi?
Can we go? Biz gidebilir miyiz?
Can you go? Siz gidebilir misiniz?
Can they go? Onlar gidebilirler mi?
Olumsuz soru şeklinde ise, şöyle olur,
Can l not go? (Can’t l go?) Ben gidemez miyim?
Can you not go? (Can’t you go?) Sen gidemez misin?
Can he not go? (Can’t he go?) O gidemez mi?
Can she not go? (Can’t she go?) O gidemez mi?
Can we not go? (Can’t we go?) Biz gidemez miyiz?
Can you not go? (Can’t you go?) Siz gidemez misin?
Can they not go? (Can’t they go?) Onlar gidemezler mi?
Birkaç karışık örnek cümle.
Ayşe can speak English.
Ayşe İngilizce konuşabilir.
Little children can’t read.
Küçük çocuklar okuyamaz.
We can see the sea from the top of the hill.
Tepenin üzerinden denizi görebiliriz.
Can you open the door?
Kapıyı açabilir misin?
I can help my mother on Sundays.
Pazar günleri anneme yardım edebilirim.
24) Must
Must
Must (meli, malı) yardımcı fiili ile kurulan cümleler gereklilik bildirirler.
Bu çeşit cümleler geniş zaman cümlesinde, özne ile fiil arasına “must” yardımcı fiili getirilerek kurulurlar.
I go Ben giderim. (Simple Present Tense) Geniş Zaman
I must go. Ben gitmeliyim.
You must go. Sen gitmelisin.
He must go. O gitmeli.
She must go. O gitmeli.
It must go. O gitmeli.
We must go. Biz gitmeliyiz.
You must go. Siz gitmelisiniz.
They must go. Onlar gitmeliler.
Olumsuz yaparken “must” yardımcı fiilinden sonra “not” eki getirilir.
I must go. Ben gitmeliyim.
I must not go. Ben gitmemeliyim.
You must not go. Sen gitmemelisin.
He must not go. O gitmemeli.
She must not go. O gitmemeli.
We must not go. Biz gitmemeliyiz.
You must not go. Siz gitmemelisiniz.
They must not go. Onlar gitmemeliler.
25) '' Must '' / Soru Şekli
'' Must ''
Soru Şekli
Soru yaparken “must” yardımcı fiili öznenin başına getirilir.
I must go. Ben gitmeliyim.
Must l go? Ben gitmeli miyim?
Must you go? Sen gitmeli misin?
Must he go? O gitmeli mi?
Must we go? Biz gitmeli miyiz?
Must you go? Siz gitmeli misiniz?
Must they go? Onlar gitmeli mi?
Birkaç örnek cümle.
I must go to school five days a week.
Haftada beş gün okula gitmeliyim.
He must not smoke.
O, sigara içmemeli.
Must they come here tomorrow?
Yarın onlar buraya gelmeliler mi?
Must you see him tomorrow?
Yarın onu görmeli misin?
26) May / Part 1
May / Part 1
May yardımcı fiilinin iki kullanılış şekli vardır.
1- İzin anlamı taşır ve daha çok soru şekli ile kullanılır.
2- Olasılık gösterir.
Bu çeşit cümleler geniş zaman cümlesinde, özne ile fiil arasına “may” yardımcı fiili getirilerek kurulurlar.
I go Ben giderim. (Simple Present Tense)
I may go. Ben gidebilirim. (iznim var anlamını taşır)
You may go. Sen gidebilirsin.
He may go. O gidebilir.
She may go. O gidebilir.
It may go. O gidebilir.
We may go. Biz gidebiliriz.
You may go. Siz gidebilirsiniz.
They may go. Onlar gidebilirler.
Soru yaparken “may” yardımcı fiili öznenin başına getirilir.
I may go. Ben gidebilirim.
May l go? Ben gidebilir miyim? (İzin verir misiniz, anlamını taşır.)
May you go? Sen gidebilir misin?
May he go? O gidebilir mi?
May we go? Biz gidebilir miyiz?
May you go? Siz gidebilir misiniz?
May they go? Onlar gidebilirler mi?
27) May / Part 2 / ( İzin Anlamındaki Kullanımı ) - 2.Bölüm
May / Part 2
( İzin Anlamındaki Kullanımı ) - 2.Bölüm
İzin anlamı taşıdığı zaman,
May l sit down?
Oturabilir miyim?
You may sit down.
Oturabilirsin.
May l see him?
Onu görebilir miyim?
May l take your pen?
Kaleminizi alabilir miyim?
May l read this book?
Bu kitabı okuyabilir miyim?
Olasılık anlamı taşıdığı zaman,
I may go.
Gidebilirim. (Belki giderim, belki gitmem anlamını taşır.)
Olumsuz yaptığımız zaman,
I may not go.
Gitmeyebilirim. (Belki gitmem, belki de giderim anlamını taşır.)
Böyle olasılık anlamı taşıyan bazı örnekler yapalım.
The weather is very nice this morning but it may rain this afternoon.
Bu sabah hava çok güzel fakat öğleden sonra yağmur yağabilir.
She may be late tonight.
O, bu gece geç kalabilir.
I may stay in my friend's home tonight.
Bu akşam arkadaşımın evinde kalabilirim.
They may go to England by plane.
Onlar İngiltere’ye uçakla gidebilirler.
But I may go by train.
Fakat ben trenle gidebilirim.
|
|
|
|
|
|
|